Anlaşmalı Boşanma Davası, 2020
Anlaşmalı boşanma davası evlilik birliğinin sona erdirmek için eşler arasında sıkça tercih edilen, eşlerden biri tarafından açılan davayı diğer eşin kabul etmesi veya eşlerin birlikte başvurusu ile ikame olunan bir dava türüdür.
Anlaşmalı boşanma gerek hız gerekse maliyet açısından tercih edilmektedir. Zira, taraflar boşanmanın asli ve fer’i tüm sonuçları üzerinde mutabık kalmakla birlikte, çekişmeli olabilecek ve 1-2 sene sürebilecek bir yargılamanın önüne geçmektedir. Diğer taraftan, anlaşmalı boşanma davasında taraf avukatları çekişmeli boşanma davasına nazaran daha az vakit ve mesai ayıracağından, bu durumun olumlu maddi sonuçları da şüphesiz ki görülecektir.
Anlaşmalı boşanma davaları, baştan beri anlaşma sağlanarak hukuki prosedürlerin takibiyle gerçekleşebileceği gibi, tarafların boşanma davalarında fikir birliği oluşturamamaları halinde hukuk dünyasında çekişmeli boşanma olarak adlandırılan boşanma davalarının, tarafların boşanma davası süresince bahsedilen konularda uzlaşıya varmaları halinde; anlaşmalı boşanma davalarına dönmesiyle birlikte mümkün olabilmektedir.
Table of Contents
Anlaşmalı Boşanma Davasının Şartları Nelerdir?
Boşanma davasının anlaşmalı bir dava gibi nitelendirilebilmesi ve bu şekilde açılabilmesi için bazı şartlar bulunmaktadır. Bunlar;
1) Evliliğin en az 1 (bir) yıl sürmüş olması
Gerçekten de, Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır” hükmü getirilmiştir.
Anlaşmalı dava şartlarından şekli olarak ilk aşamada değerlendirilecek olan husus resmi nikah tarihinden itibaren 1 yıllık sürenin geçmiş olup olmadığıdır. 1 yıllık sürenin geçmemiş olması halinde yasa taraflara boşanma davasını “anlaşmalı” olarak açmak hakkı vermemiştir.
Boşanmak isteyen eş, evlilik birliği içerisinde son altı ay içerisinde ikamet ettiği yerin Aile Mahkemesine boşanma istemiyle dava açabilir. Aile Mahkemesi yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi’ne boşanma davası açılmalıdır. Eşlerin altı aydan daha uzun bir süredir farklı yerde ikamet etmesi durumunda ise; boşanma davası davalının bulunduğu yer mahkemesinde açılmalıdır. Davanın yetkili mahkemede açılmaması halinde, davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddedilerek yetkili yer mahkemesine gönderilmesi mümkündür.
2) Eşlerin boşanmanın asli ve feri sonuçları üzerinden anlaşmış olması
Eşler boşanmanın sonuçları olan, öncelikle “boşanma” konusunda, sonrasında varsa çocukların velayeti, ödenecekse yoksulluk ve iştirak nafakası ve tutarları, talep olunmakta ise maddi-manevi tazminat ile varsa mal paylaşımı konularının tamamında anlaşmış olmalıdır. Adından da anlaşılacağı üzere “anlaşmalı” boşanmada, eşlerin tüm hususlarda anlaşmış olmaları ve bu hususları bir protokolde imza altına almaları gerekmektedir. Taraflar arasında önemsiz gibi görülebilecek ancak boşanmanın fer’i niteliğinde sonucu olan, nafaka miktarında mutabık kalmamaları halinde, dava çekişmeli boşanma davasına dönüşecek ve hakim delilleri toplamak suretiyle bir karar verecektir. Bu durum da daha önce sözü geçtiği üzere, yargılamanın ciddi şekilde uzamasına sebep olacaktır. O nedenle bizim taraflara tavsiyemiz zaten fiili olarak bitmiş bir evlilikte, tarafların maddi hususlarda ufak fedakarlıklar yaparak davayı çekişmeli bir hale dönüştürmemeleri olmaktadır.
Anlaşmalı boşanma davasında hakim taraflarca hazırlanan boşanma protokolünü mutlak surette kabul etmek zorunda değildir. Hakim protokol şartlarının bir taraf aleyhine makul olmayacak şekilde dengesiz düzenlendiği görüşünde olursa protokole müdahale ederek ilgili hükmü değiştirebilir.
3) Duruşmaya eşlerin birlikte katılması
Eşlerin anlaşmalı boşanma davasında mutlaka duruşmaya katılarak, boşanma hususundaki isteklerini hakim önünde sözlü olarak beyan etmeleri gerekmektedir. Hakim ayrıca, dosyaya sunulan boşanma protokolünün de taraflarca kabul edilip edilmediği hususunu taraflara bir kez daha sormaktadır. Diğer bir ifade ile, boşanma protokolü hakimin uygun bulmasına tabidir.
Anlaşmalı boşanma davasında tarafların avukatla temsil edilmeleri, onları duruşmaya çıkma zorunluluğundan kurtarmamaktadır. Zira, hakim mutlaka eşleri bizzat görmek ve dinlemek durumundadır.
Eşlerin aynı duruşmada birlikte bulunmamaları halinde bazı durumlarda hakim bir sonraki celse gelmeyen tarafı davet ederek, izleyen celsede karar verebilmektedir. Bu durum yasa koyucunun iradesine uygun düşmese de, dosya yükünden kurtulabilmek için uygulamada gelişmiş bir durumdur. Ancak asıl olan eşlerin aynı duruşmada birlikte dinlenmesidir.
T.C Yargıtay 2.Hukuk Dairesi, 2010 / 18621 E. 2011 / 19302 K. T. 22.11.2011 karar tarihli kararında;
“Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının takdiri gerekirken, davacı ve davalı asiller dinlenilmeksizin taraf vekillerinin beyanları ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.”
şeklinde karar vermiştir.