202105.15
Off
1

Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-i Şüyu)-TMK md. 642/1

by in Genel

Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu)


Eski adıyla izale-i şuyu olarak bilinen ortaklığın giderilmesi davası, paylı (müşterek) veya elbirliği ile mülkiyette bulunan taşınmaz veya taşınır mallar için paydaş/ortaklar arasındaki mülkiyet ilişkisini sona erdirip, ferdi mülkiyete geçmesini sağlayan bir dava türüdür.

Bu yazımızda özellikle uygulamada en sık rastlanan örneği olan; ölüm olayı ile birlikte miras bırakanın malları üzerinde mirasçılar arasında kendiliğinden kurulan “miras ortaklığı” elbirliği ile mülkiyet halinde açılan ortaklığın giderilmesi davasını inceleyeceğiz.

Ortaklığın giderilmesi davasını kimler açabilir?

Mirasçıların, ayrı ayrı tasarrufta bulunamadığı bu tip mülkiyet halinde, mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyerek, ortaklığın giderilmesi davasını açabilir. (TMK md. 642/1). Davalı ise diğer paydaşlar olacaktır. Dolayısıyla  bu davaya diğer tüm mirasçıların da katılmaları gerekmektedir.

Ortaklığın giderilmesi davası hangi mahkemede açılır?

Ortaklığın giderilmesi davası, yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer olup, görevli mahkeme ise Sulh Hukuk Mahkemesi’dir. Taşınmazların birden fazla yerde bulunması durumunda, taşınmazlardan herhangi birinin bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılabilir. 

Ortaklığın giderilmesi davası sonunda paylaşım nasıl yapılır?

a) Aynen Taksim Suretiyle Yapılan Ortaklığın Giderilmesi

Mahkeme, dava sonunda Türk Medeni Kanunu’na göre;  ya terekeye dahil mal ve hakların “aynen”  bölüşülmesine, aynen bölünmesi mümkün değil ise “satılarak” bedellerinin paylaşılmasına karar vermektedir. Ancak hakim; HMK gereği tarafların talepleri ile bağlı olup, tarafların ortaklığın aynen taksim yolu ile paylaşımın yapılmasını talep etmemesi halinde hakimin bu şekilde karar vermesi mümkün değildir. Taraflardan birinin aynen taksim yönünde bir talebi var ise, Mahkeme öncelikle imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olması halinde bu yolu tercih edecektir. Ortaklığın giderilmesi davasında aynen taksim yöntemi kabul olunur ise; dava konusu taşınır veya taşınmaz mal, birbirine denk olacak şekilde parçalara ayrılır. Bölünen parçaların birbirine denk düşmemesi halinde ise eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmaktadır.

b) Satış Yoluyla Yapılan Ortaklığın Giderilmesi 

Ortaklığın giderilmesi davasında davacı ortaklığın satış yolu ile giderilmesini talep etmiş, davalı da bu talebe itiraz etmemiş ise ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilecektir. Tüm paydaşların satışın münhasıran paydaşlar arasında gerçekleştirilmesi konusunda rıza göstermeleri halinde satış, paydaşlar arasında yapılmak zorundadır. Böyle bir kararın olmaması halinde, taşınmaz İcra ve İflas Kanunu hükümlerine uygun şekilde halka açık biçimde satışa çıkarılır. Taşınmazın satışı sonrası, satış bedeli paydaşlara payları oranında dağıtılır. Genel olarak, uygulamada davanın satışla sona erdiği görülmektedir. Söz konusu satış işlemi de, Türk Medeni Kanunu’nun 699/3. maddesi gereğince “açık arttırma yoluyla” yapılmaktadır.

Ortaklığın giderilmesi davası sürecinde danışmak ve bilgi almak istediğiniz tüm konuları, E&G Hukuk Bürosu avukatları olarak bizlere e-posta veyahut telefonla ulaşarak yöneltebilirsiniz.

SONUÇ

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca paylaşma iki türlü gerçekleşebilmektedir; bunlardan birincisi “malın aynen bölüşülmesi” ikincisi ise “satılarak bedelin bölüşmesi” şeklindedir. Bu konuda hissedarlar bir anlaşmaya varır ise mahkeme bu talep doğrultusunda ortaklığın giderilmesine karar verebilir. Öte yandan bu hususta ortaya çıkabilen anlaşmazlıkların baş göstermesi durumunda taraflardan birinin ortak malın aynen bölüşülmesini talep etmesi durumunda mahkeme öncelikle ortaklığın giderilmesi istenilen şeyin taksim edilebilir (bölüşülebilir) olup olmadığına bakıp ve ayrıca gerekli görürse alanında uzman bilirkişilerden bu hususta görüş alarak bir sonuca varacaktır.

Eğer ki taşınmaz mal üzerinde önemli ölçüde bir değer kaybı ihtimali söz konusu olur ise mahkeme aynen bölüşülerek paylaştırılmasına karar veremez. Zira hissedarlardan herhangi birinin rıza göstermemesi durumunda da aynı sonuca varılacak olup taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz. Bir başka olasılık ise eğer taşınmaz mal üzerinde kat mülkiyeti kurulması mümkün ise Mahkeme kendiliğinden malda satış suretiyle ortaklığın giderilmesine de karar veremez” şeklinde konuştu.

Mahkeme durum ve koşulları uygun bulmaz taşınmaz malın aynen bölüşülmesinin mümkün olmadığı kanaatine varır ise özellikle de mal üzerinde değer kaybı söz konusu olacaksa malın açık artırmayla satılarak bedelin bölüşülmesine karar verecektir, zira ; “Satış yapılmasının mevzu bahis olduğu durumlarda ise mahkeme bir satış memuru görevlendirir ve taşınmaz malın satım işlemleri icra dairesi tarafından ‘İcra-İflas Kanunu’ hükümlerince gerçekleştirilir. Eğer bütün hissedarların rızası olur ise taşınmaz malın satışı öncelikle hissedarlar arasında artırmayla da gerçekleşebilir. Dava konusu olan taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç, çardak, tesis vb. gibi bütünleyici parçalarının da bulunması durumunda bunların da ana taşınmazla birlikte satılması gerekmektedir.